Peygamber
Efendimiz (sav)’in Gündelik Hayatı
Hz. Hüseyin (ra), babası Hz. Ali´ye (kv), Hz. Peygamber (sav)´in
bazı hallerini sormuş, Hz. Ali de şu şekilde anlatmıştır:
…..“Evine
izin isteyerek girerdi. Evindeki zamanını üç kısma bölerdi. Bir kısmını Allah
´a (ibadet), bir kısmını ailesine ve kendisine. Sonra da insanlara ayırırdı.”
…..Hz.
Peygamber (sav)´in günlük olarak her zaman yaptığı gibi, sabah
namazının farzından önce mutlaka iki rekat sünnet kılardı. Nitekim bir hadis-i
şerifte şöyle buyurmuştur:“Sabah namazının iki rekat sünneti dünya ve
içindekilerden hayırlıdır.” (Müslim, Tirmizi)
…..Hz.
Peygamber (sav) bütün namazlarını huşu ve huzur içerisinde korku ve ümit arasında
kılardı. Nitekim, Mutarrıf (ra), babasından şöyle nakletmiştir:“Hz. Peygamber
(sav)’i namaz kılarken gördüm, göğsünden değirmen sesi gibi inilti çıkıyordu.”
Başka bir rivayette ise; “Göğsünden kaynayan tencerenin sesi gibi ses
çıkıyordu.” (Ebu Davud, Nesai) Hz. Peygamber (sav) ümmetine de, bu şekilde
namaz kılmalarını emretmiştir. Nitekim Ammar bin Yasir´den (ra) rivayetle diğer
bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:“Bir kişi namazını kılınca, kendisine
namazdaki dikkatine göre; namazın onda biri, dokuzda biri, sekizde biri, yedide
biri altıda biri, beşte biri, dörtte biri, üçte biri ve yarısı kadar sevap
yazılır.” (Ebu Davud, Nesai, İbn Hıbban)Diğer bir hadis-i şerifte ise şöyle
buyurmuştur: “Farz namazlar teraziye benzer. Eksiksiz yapan çok kazanır.”
(Taberani, İbn Hıbban)
Bu sebeple Hz. Peygamber (sav) namazlara çok büyük bir önem
verirdi.
…..Hz.
Peygamber (sav) sabah namazının farzını, cemaate kıldırdıktan sonra, namazını
kıldığı seccadenin üzerine, güneş iyice doğuncaya kadar otururdu. (Müslim)
Nitekim Enes bin Malik´den (ra) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Hz.
Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:“Kim sabah namazını cemaatle kılar, sonra
güneş doğuncaya kadar oturarak Allah´ı zikreder, sonra iki rekat namaz (işrak
namazı) kılarsa, ona makbul tam bir hac ve bir umre sevabı verilir.” Bu sözü üç
defa tekrar etti. (Tîrmizi)
…..Hz.
Peygamber (sav) daha sonra uzaktan yakından kendisini görmeye gelenleri kabul
etmeye başlardı. Gelenler halka şeklinde etrafında toplanırlardı. O,
çevresindekilere vaaz eder, öğütler verir, sorularını cevaplandırır, hattâ
gördükleri rüyaları tabir ederdi. Bazen sahabelere kendi rüyalarını anlatırdı.
…..Hz.
Peygamber (sav)´in konuşması son derece tatlı ve gönül
okşayıcı idi. Tane tane konuşur, her cümlesi, dinleyenler tarafından iyice
anlaşılması için ayrı ayrı olurdu. Kahkaha ile gülmez, tebessüm halinde
bulunurdu. O, insanların en halîmi, en yumuşak huylusuydu.
…..Hz.
Peygamber (sav) şahsına yapılan, nefsine karşı işlenen hataları, yumuşaklıkla
karşılardı; Allah´a ve imana yapılan, bir hücum olunca asla susmaz, gereken
cevabı verirdi.
…..Hz.
Peygamber (sav) insanların kusurlarını görmez, bazen görmezden
gelir, çok zaman gözünü çevirir, kusurunu görse de yüzüne vurmaz, o kişiyle
arasındaki saygı ve sevgi perdesini yırtmazdı.
…..Hz.
Peygamber (sav)´in tevazusu, bilhassa insanlarla olan
münasebetlerinde daha açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Meclisinde kim olursa
olsun, konuşan kimseyi, sabırla dinler, haktan uzaklaşmadığı müddetçe sözünü
kesmezdi.Bir gün adamın biri, Hz. Peygamber (sav)´i görmeye geldi. Fakat
Peygamberliğin haşmetinden o kadar etkilendi ki, titremeye başladı. Bunun
üzerine Hz. Peygamber (sav): “Korkma! Ben hükümdar değilim. Kuru et pişirerek
karnını doyuran, Kureyşli bir kadının oğluyum.” buyurdu. (Hakim)
…..Hz.
Peygamber (sav) kendi yakınlarına ve sahabelerine devamlı hoşgörülü olduğu gibi,
düşmanlarını da, özellikle onlar güçsüz bulundukları ve teslim oldukları zaman
bağışlamış, suçlarını affetmiş, sonunda da pek çoğunun iman etmesine vesile
olmuştur.
…..Peygamberimizden bir şey
istenildi mi, asla “Yok!” demezdi. O, insanların en cömerdi id.Nitekim İbn-i
Abbas şöyle demiştir:
“Hz. Peygamber (sav) insanların, en cömerdi idi. Özellikle Ramazan
aylarında daha fazla cömert olurdu.” (Buhari)
…..İnsanlarla
sohbet etmesi, onların dertlerini dinlemesi genellikle, kuşluk vaktinin
girmesine kadar sürerdi.
…..Kuşluk
vakti gelince Hz. Peygamber (sav) bazen dört, bazen da sekiz rekat olmak üzere Duha namazı kılardı. Bu namazın
fazileti hakkında şöyle buyurmuştur:“Cennette, ‘duha kapısı’ denilen bir kapı vardır. Kıyamet günü bir münadi şöyle
seslenir: ‘Ey Duha namazı kılanlar nerdesiniz? İşte gireceğiniz kapı burasıdır,
Allah-u Teâla´nın rahmetiyle buradan içeri giriniz.” (Taberani)
…..Hz.
Peygamber (sav) Duha namazını kıldıktan sonra evine gelir, ev işleriyle meşgul
olur, elbise ve ayakkabıları tamir eder, hayvanlarını sağardı. (Ahmed bin
Hanbel)
…..Hz.
Peygamber (sav) daha sonra Öğle namazı için hazırlık yapardı. Öğle vakti girince
camiye gider, öğle namazının farzından önce ve sonra kılınan müekked sünnetleri
kılmayı ihmal etmezdi.
…..Efendimiz (sav) öğleden sonra istirahat
ederlerdi…
…..Hz.
Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) öğle namazını kıldıktan sonra, bir
miktar uyur, ‘kaylule’ yapardı. Nitekim bir hadis-i şeriflerinde şöyle
buyurmuşlardır: “Öğleyin kaylule yapınız. Muhakkak şeytanlar öğle vaktinde
kaylule yapmazlar.” (Müslim)Kaylûle, öğle namazından sonra yapılan kısa
istirahat ve uykuya verilen isimdir. Kaylûle yapan insan, bir sünneti ihya
ettiği gibi aynı zamanda dinç olur, gece namazlarını, teheccüdü kılacak gücü
kendine bulur. Fırsatı olan bu sünneti yerine getirirse iyi olur.
…..Hz.
Peygamber (sallallahu aleyhi ve selem) kaylûle yaptıktan sonra İkindi
namazına hazırlanırdı. İkindi vakti girince, farzından önceki sünnet namazı
bazı zaman kılar, bazen de terk ederdi. Hz. Peygamber (sav) bu sünnet hakkında
hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: “Kim ikindinin farzından önce dört rek’at
sünnet kılarsa, Allah-u Teala onun vücudunu cehenneme haram eder.” (Taberani)
…..Hz.
Peygamber (sav) ikindi namazını eda ettikten sonra, bir müddet
oturduğu yerde kalır zikirle meşgul olurdu. Nitekim Enes bin Malik´den (ra)
rivayetle Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “İkindi namazından güneş
batıncaya kadar, Allah´ı zikreden bir cemaatle oturmayı, İsmailoğullarından her
birinin bedeli onikibin dirhem olan, dört köle azat etmeye tercih ederim.” (Ebu
Davud, Ebu Ya´la, İbn-i Ebi´d-Dünya)
…..Hz.
Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) Akşam namazına yakın saadet hanesine
döner, eşlerinin her birinin yanına gider, azar azar oralarda kalır,
hatırlarını sorardı. Hz. Peygamber (sav) hanımlarına güzel ahlakla davranmış,
ümmetine de güzel ahlakla davranmalarını emretmiştir. Nitekim bir hadis-i
şerifte şöyle buyurmuştur: “İmanı en mükemmel olan mü´min, huyu en güzel
olandır. Sizin de en hayırlınız, ailesine daha iyi davrananızdır. ” (Ebu Davud,
Tirmizi)
…..Bundan
sonra akşam namazının hazırlığını yapardı. Akşam ezanı okununca Akşam
namazını kıldırır, daha sonra olan iki rekat nafile namaz (sünnet) kılardı.
…..Hz.
Peygamber (sav) akşam namazından sonra zikir ve nafile ibadetle (Evvabin Namazı)
meşgul olur, böylece yatsı namazının vaktinin girmesini beklerdi.
…..Yatsı
namazının vakti girince, Yatsı namazının farzından önce, bazen nafile
namaz (sünnet) kılar, bazen de kılmazdı. Yatsı namazının farzından sonra ise
iki rekat (müekket sünnet olan) nafile namazı kılmayı ihmal etmezdi. Bundan
sonra yatar, gece kalkıp vitir namazını kılardı.Nitekim Cabir´den rivayetle bir
hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: “Gece geç vakitlerde kalkmamaktan endişe
eden kimse, vitir namazını yatmadan önce kılsın. Kim, gece geç vakitlerde
kılmak isterse kılabilir. Zira gece kılınan namazda rahmet melekleri hazır
bulunurlar, şahit olurlar ve daha faziletlidir.” (Müslîm.Tirmizi)
…..Hz.
Peygamber (sav) yatsı namazını kıldıktan sonra saadet hanesine döner, eşlerinden
kimin sırası gelmişse geceyi orada geçirirdi. Yatsı namazından sonra konuşmayı
sevmezdi. (Buhari)
Uyuması
…..Hz.
Peygamber (sav) devamlı abdestli olduğu gibi, uykuya
çekilirken de abdestsiz yatmazdı. Nitekim İbn-i Ömer´den rivayetle şöyle
buyurmuştur: “Bir kimse abdestli olarak yatarsa, geceyi bir rahmet meleği ile
geçirir. O kişi uyanır uyanmaz melek; ‘Allah ´ım! Falan kulunu bağışla, çünkü o
geceyi abdestli geçirdi, diye dua eder.” (İbn Hibban)Bera bin Azib ´den (ra)
rivayetle Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:“Yatağına girdiğin zaman, namaz
için olduğu gibi abdest al, sonra sağ tarafına uzan ve şöyle de: ‘Allah´ım,
kendimi sana teslim ettim. Yüzümü sana döndürdüm. İşimi sana teslim ettim.
Sırtımı sana dayadım, seni saydığım için. Senden başka sığınacak yer yoktur.
İndirdiğin kitabına ve gönderdiğin peygamberlerine iman ettim.’ Bunu der de o
gece ölürsen, müslüman olarak ölürsün. Son sözün bunlar olsun.” (Buharı,
Müslim, Ebu Davud, Tirmizi)
Hz. Âişe (r.anha) validemiz şöyle anlatmıştır: “Hz. Peygamber
(sav) yatağına girdiği zaman, ‘muavvizeteyn´i (Felak ve Nas Sureleri) ve Kul
hüvallahu ahad´ı (İhlas Suresi) okur ellerine üfleyip, ellerini yüzüne ve
vücuduna sürer ve bunu üç kere tekrar ederdi. Hastalandığı zaman aynı şeyi
kendisine yapmamı emrederdi. ” (Buharı, Müslim, İmam Malik, Tirmizi)
…..Hz.
Peygamber (sav)´in uyku alışkanlığı şöyleydi:Yatsı namazının
ilk vakti girer girmez namazı kılar, sonra bu duaları okur ve istirahata
çekilerek, daima sağ tarafına yatar ve sağ elini yanağının altına koyarak
uyurdu.
…..Gece
yarısı veya üçte biri geçtikten sonra uyanır, misvağı daima başucunda
durur, kalkınca önce dişini misvaklar, sonra abdest alır ve ibadetle meşgul
olurdu. (Tirmizi)
…..Gece
İbadeti; Hz. Aişe (r.anha) validemiz şöyle anlatmıştır: “Resulullah (sav)
geceleri ayakları yarılıncaya kadar ayakta durur, ibadet ederdi. Ona: “Senin
geçmiş ve gelecek günahların bağışlandığı halde bunu niçin yapıyorsun?” Dedim.”
Bana:
“Ben de şükreden bir kul olmayayım mı?” buyurdu. (Buharı, Müslim)
…..Teheccüd
namazı, Hz. Peygamber (sav)´e vacip olduğu için hiç terk etmemiştir. Bu
ibadet ve zikirleri yaparken ümmetine de yapmalarını tavsiye etmiştir. Nitekim
bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: “Sizden biri uyurken, şeytan kafasına üç
düğüm atar. Her düğümün üzerine; ‘uzun bir geceye sahipsin uyu!’ diyerek elini
vurur. O kişi uyanıp da Allah-u Zülcelal´i zikrederse bir düğüm, abdest alırsa
bir düğüm, namaz da kılarsa bütün düğümler çözülür. Artık o kimse neşeli ve hareketli
olur. Aksi halde neşesiz ve tembel olur.” (İmam Malik, Buharı, Müslim, Ebu
Davud, Nesai)
…..Diğer
bir hadis-i şerifte ise şöyle buyurmuştur; “Gece bir saat vardır
ki, bu saatte Allah´dan dünya ve ahiret işiyle ilgili bir hayır isteyen
müslüman kul ona rastlarsa, mutlaka istediği kendisine verilir. Bu, her gece
olur.” (Müslim)
…..Hz.
Peygamber (sav) teheccüd namazını kıldıktan sonra sabah namazı için hazırlık
yapardı, sabah namazının sünnetini odasında kılar ve cemâatle farzı edâ etmek
üzere mescide giderdi.
Evet, Hz. Peygamber (sav)
yirmi dört saatini genelde işte bu şekilde değerlendirirlerdi.
Tövbeye
önem verirdi;Gün içerisinde günde yüz sefer tövbe eder ve ümmetine de tövbe
etmesini emrederdi. Nitekim bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar!
Allah´a karşı tövbe ediniz. Ben günde yüz sefer tövbe ederim.” (Müslim)
…..Hz.
Peygamber (sav) beş vakit farz namazın ardından yapılan tesbihatlara da çok önem
verirdi.
…..Ayrıca
günlük okumuş olduğu dualar vardır. Yemekten sonra, eve girerken ve çıkarken,
tuvalete girerken ve çıkarken gibi…Hz. Peygamber (sav) günlük okumuş olduğu
duaları okumak da ona mutabaattır, sünnetine uymak, O’nun yolunu izlemektir.
Kim Hz. Peygamber (sav)´e mutabaat ederse, Allah-u Zülcelal o kulunu sever ve
dostluğunu ona nasip eder.
Kaynak : Seyda Muhammed Konyevi, Örnek İnsan Hz. Muhammed (sav),
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder