Okunuşu: Allâhümme iyyâke na’büdü ve leke nüsalli ve nescüdü ve ileyke nes’a ve nahfidü nercû rahmeteke ve nahşâ azâbeke inne azâbeke bilküffâri mülhık.
Allah’ım! Biz yalnız Sana kulluk ederiz. Namazı yalnız Senin için kılarız, ancak Sana secde ederiz. Yalnız Sana koşar ve Sana yaklaştıracak şeyleri kazanmaya çalışırız. İbadetlerini sevinçle yaparız. Rahmetinin devamını ve çoğalmasını dileriz. Azabından korkarız. Şüphesiz Senin azabın kafirlere ve inançsızlara ulaşır.
HATIRLATTIKLARI;
Bu duada da yine kulluk biatımızı yeniliyor ve şunlardan dolayı tekrar söz veriyoruz;
· Yalnız Sana kulluk yapacağımızı (Fatiha’da söylediğimiz gibi) tekrar ilan ediyoruz. Yani hayatımızı sadece Sana göre şekillendireceğiz, Sadece senin emirlerine uyacağız, hayatımızı ibadetlerimize göre şekillendireceğimizi/şekillendirdiğimizi ilan ediyoruz.
· Kıldığımız namazı da başkaları görsün, bilsin, bize itibar etsin diye değil; sadece Senin rızanı kazanmak ve emrini yerine getirmek için kıldığımızı ilan ediyoruz. Belki namaza başladıktan sonra akıllarımız başka yerlere kaysa da bunların nefsimizin acizliğinden ve şeytanın desiselerinden olduğunu, temel hedefimizin vazifeyi yerine getirmek ve O’nun rızası olduğunu ilan ediyoruz.
· Emrine itaat edeceğimi ve secde edeceğimiz tek varlığın O olduğunu ilan ediyoruz.
· Yaşama amacımızın sadece O’na ulaşmak ve O’nun sevgisini kazanmak olduğunu; bunu elde etmek için vesile olabilecek her vesileyi değerlendirmeye çalıştığımızı ve çalışacağımızı ilan ediyoruz. En büyük gayemizin O’nun sevgisini kazanmak olduğunu ilan ediyoruz.
· Yaptığımız ibadetleri bize bir yükmüş gibi yapmadığımızı/yapmayacağımızı, tam tersine aşıkın maşukuna kavuşma yeri gibi namaza baktığımızı ve namazı sevgiliyle buluştuğumuz anki gibi sevinle ve mutlulukla yaptığımızı ilan ediyoruz.
· Bütün bunları yapmamızdaki gayemizin O’nun rahmetini kazanmak, devamını sağlamak ve çoğalmasına vesile olması için olduğunu ilan ediyoruz.
· Eğer bu yaptıklarımızı kabul etmez ve bize rahmeti ile muamele etmez ise, O’nun azabından korktuğumuzu ilan ediyoruz. Çünkü biliyoruz ki ancak O bize rahmet eder ise biz kurtulabiliriz.
· Ve yine O’nun azabının çok şiddetli olduğunu, özellikle kafirlere ve inançsızları çok amansız bir azap ile cezalandıracağını, bundan dolayı da bizi kafir ve inançsız olmaktan korumasını kendisinden niyaz ediyoruz.
· Böylece biatımızı günün sonunda ve son namazımızda tekrar ilan etmiş oluyoruz.
Ebu Hanîfe hazretleri, kunut duasının farz namazlarda geçici bir süre için okunduğu ve daha sonra kaldırıldığı, bu nedenle vitir namazından başka bir namazda okunmayacağını söyler. Ancak bir fitne, belâ ve musîbet vuku bulduğu zamanlarda sabah namazının farzında da kunut okunabileceğini belirtmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder