Fatiha Suresi Meal anlamı Tefsir ve Bize Hatırlattıkları

Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim
Fatiha süresinin hatırlattıkları
·         Niçin günde 40 defa bu süreyi okumakla mükellefiz? Çünkü insanın ulaşması gereken zirve ve dikkat etmesi gerekenler bu süre ile öğretilmiştir. İnsan bunu daima tekrar ederek hatırlamalı ve ona göre şekillendirmelidir. Bunu daima hatırlayan ve gereğini yerine getiren insan düzelmiş olur. Böylece “namaz insanı düzeltir” hakikati tecelli eder.
     
            Fatiha bizi şu alanlarda eğitir;
        Kul hamd için yaratılmıştır. Namaz baştan sona hamd içeren bir ibadettir. (Fatiha-subhanerabbiyel azim- subhanerabbiyel a’la-semiallahulimen hamideh-Rabbena velekelhamd-Allah u Ekber-Tahiyyat). Fatiha ise nasıl hamd etmemizi ve istekte bulunmamızı öğreten en güzel süredir. Bize nimetleri hatırlatır ve hamd etmeyi öğretir. Hamd etmemiz gereken konularda şuurlandırır ve şuurlu bir müslüman olmamızı sağlar.

1 – Rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla [59,22-24]
2 – Bütün hamdler, övgüler âlemlerin Rabbi Allâh’adır.
3 – O rahmândır, rahîmdir.

4 – Din gününün, hesap gününün tek hâkimidir. [24,25; 37,53]
5 – (Haydi öyleyse deyiniz): “Yalnız Sana ibadet eder, yalnız senden medet umarız
6 – Bizi doğru yola, Sana doğru varan yola ilet. [4,69]
7 – Nimet ve lütfuna mazhar ettiklerinin yoluna ilet. Gazaba uğrayanların ve sapkınlarınkine değil.
§  Rahman ve Rahim isimlerinin tecellilerini hatırlatarak Allah’a olan sevgimizi artırır/pekiştirir.
§  Din gününü hatırlatarak, ümitsizliğe düşmemizi engeller. Ceza ve mükafatı hatırlatarak canlı tutar.
§  Kime karşı kulluk yapmamız gerektiğini, kimden istememiz gerektiğini hatırlatarak; yanlış kapılarda dolaşmamızı engeller. İnancımızı ve güvenimizi artırır. İmanımızı ve tevekkülümüzü ziyadeleştirir.
§  Bize istemede nasıl bir edep ortaya koymamızı öğretir. (Bize hayır getirecek şeyleri). Böylece taleplerimizde aşırıya gitmememizi telkin eder.
§  Allah u Teala’dan bir şey istemeden önce O’na nasıl yaklaşmamız gerektiğini (hamd ile) öğretir.
§  Duayı nasıl bitirmemiz gerektiğini öğretir.
§  İstemede araya aracılar koymadan O’na nasıl hitap etmemiz gerektiğini öğretir.
§  Verilen nimetlerde denge tutturulamadığı taktirde gazaba uğrayanların ve delalete düşenlerin halini hatırlatarak dengeli olmamızı hatırlatır.
§  Gazaba uğrayanların nasıl gazaba uğradıklarını öğrenmemizi ve ders almamızı hatırlatır.
§  Delalete düşenlerin nasıl delalete düştüklerini/gaflete girdiklerini öğrenmemizi ve ders almamızı hatırlatır.
1-Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
·         Ey bu kainatı yaratan Rahman ve Rahim olan Allah’ım! Ey ol deyince her şeyin oluverdiği, her şeye hükmeden ve her şeyin sahibi Allah’ım! Sen’in yardımını dileyerek ve Sen’in iznin ile başlıyorum. Böylece başlayarak bu yaptığım işi ibadet olarak kabul buyurmanı taleb ediyorum. Böyle başlayarak bu işimin hayır vesilesi olmasını istiyorum. Böyle başlayarak bu işi kendimden bilmiyor ve enaniyet ve kibre girmiyorum. Böyle başlayarak en olmayacak işlerin bile olabileceğine inanıyorum.
·         Böyle başlayarak yaptığım işin hem dünyada hem de ahirette bana fayda sağlamasını umuyorum.
·         Böyle başlayarak her anımı ibadet haline getirmeyi ve “Ben sizleri ancak bana kulluk yapasınız diye yarattım” emrini yerine getirmiş olmayı ümit ediyorum.
2-Hamd alemlerin rabbi olan Allah’a mahsustur.
·         İnsanın ilk önce kendisine verilen nimetleri hatırlaması ve bunlara şükretmesi gerektiği ihtar ediliyor. (Bunun için insan; daima kendisine verilen nimetleri hatırlamalı ve Allah’a hamdetmeli. En güzeli bunları yazmalı.)
·         Hamd sadece verilen nimetlere teşekkür değildir. Hamd;
o   Nimetin kimden geldiğini bilmektir,
o   Nimet verenin emirlerine boyun eğeceğini/eğdiğini ilandır. Böylece enaniyetimizi kırarız.
o   Hamd acizliğini bildiğimizin ve kabullendiğimizin ilandır. Böylece nefsimizi terbiye ederiz.
o   Hamd etmek, Rabbimizin sevgisini kazanmada en büyük etkendir. Çünkü kıymet bilen daha çok sevilir.
o   Hamd nimet vereni hatırlattığı için, verilen nimetleri istediğimiz gibi kullanamayacağımızı, bunların da bir kullanma talimatının olduğunu bildirir.
·         Burada bizlere alemlerin Rabbi olduğunu ilan ederek; sadece Kendisinden korkmamızı, sadece Kendisine itaat etmemizi hatırlatıyor. Çünkü ihtiyacınız olan her şeyin ve bütün alemlerin sahibinin Kendisi olduğunu hatırlatıyor.
·         Mahsustur diyerek; aracılara teşekkür ederken asıl sahibi unutmamamız gerektiğini hatırlatıyor. Böyle bir hata yaparak nimete karşı nankörlük edilmemesini ihtar ediyor.
3-Rahman ve Rahim’dir.
·         Allah rahman’dır. Dünyada kafir mümin ayırt etmeden herkese nimet verendir. Böylece bütün varlıkların itiraz kapısını kapatır. Sebepler dairesinde yapması gerekeni yapan herkese ihtiyacı olan nimeti verir.
·         Allah Rahim’dir. Ahirette mü’min kullarına rahmeti ile tecelli eder. Böylece mü’min kul normalde hak etmediği halde, dünyada iken yaptığı faaliyetler ile Allah’ın rızasını kazandığı için Allah u Teala ona meccanen cennette ebedi yaşama nimetini lutfeder. Böylece kul, hem dünyada çekeceği sıkıntılara katlanmak için gerekli olan dayanak noktasını bulur ve hem de  dünyada çektiği sıkıntılarının karşılığını bulur.
·         Rahman isminin tecellisi ile dünya ihtiyacımız olan nimetlerin temininde rahat olmamız adına ümit veriyor. “Her kesin rızkı Allah’ın garantisi altındadır. Sen sana emredileni gereği gibi yaparsan bu rızık sana verilecektir. “
·         Rahim isminin tecellisi ile; normalde bu çalışma karşısında (günlük 1,5 saatlik ibadet) hak edemeyeceğimiz cennet nimetini bizim için lütfedeceğini bildirmesi ile ibadet etmekten ümidimizi kesmeyiz, aynı şekilde af kapısını her türlü günaha karşı açması sebebiyle kendimizden ümidimizi kesmeyiz. Böylece hem hatalar karşısında hem de ahiret karşısında Ümitvar oluruz.
·         İsyan etmemizi engellemiş oluyor. Normalde insan hem yaşamak adına hem de Ahireti kazanmak adına bir sürü şeyle uğraşması gerekmektedir. Bu tahammül fersah gibi görünen yüklerde insanın isyan etmesine sebep olacaktı. Oysa Allah u Teala Rahman ve Rahim isimlerinin tecellileri ile kuluna yardım eder, eksiğini giderir. Böylece isyan etmesini engellemiş olur.
·         Rahman ve Rahim isimleri Rabbimizin kullarını ne kadar çok sevdiğini gösterir. Böylece günde 40 defa bizlere “Ben sizi seviyorum, siz de Beni sevin” i hatırlatır.
4-Din(Hesap) gününün sahibidir.
·         Bu ayet bizlere dengede kalmamızı, isyan-nankörlük ve itaatsizliğe girmememizi hatırlatıyor. Çünkü insan mükafatlar veya mücazatlar ile kendini dengede tutabilen bir varlıktır. Genellikle insan kendini dünyada başıboş bir varlıkmış gibi hisseder. Bunun içinde dilediğince yaşayabileceğini zanneder. Oysa bu ayetle Allah u Teala günde 40 defa insana “sen kendini başıboş zannetme, bu dünyada yaptığın zerre hayır yada şerrin karşılığını göreceksin. Her şeyi kayıt altına alan Ben, seni bir gün hesaba çekeceğim ve hak ettiğin şeyi sana vereceğim” diye hatırlatarak kişinin nefsinin ve şeytanın desiselerine kapılmamasını hatırlatmaktadır.
·         Bu ayet insanın kısa aralıklarla kendisini muhasebe etmesine fırsat vermektedir. Çünkü insan iki vakit arasında yaptıklarını böylece muhasebe eder, hatasının farkına erkenden varır ve kendini düzeltir. O zaman “Namaz insanı düzeltir” ayetinin sırrı tecelli eder. Böylece hem ölmeden önce ölüme hazırlanmış olur ve hem de büyük günde hesaba çekilmeden önce kendini hesaba çekmiş olur.
·         Bu ayet insana Allah korkusunu-haşyetini-saygısını öğretir. Allah u Teala dilerse rahmetiyle değil de gazabıyla da tecelli edebileceğini, bunun için dikkatli olmamız gerektiğini hatırlatır. Sadece rahmetine güvenerek insanın kendini rahata-rehavete ve günaha salmaması gerektiğini; çünkü Rahman olan Allah’ın aynı zamanda Cebbar ve Kahhar da olduğunu bildirir. 
5-Ey Rabbimiz ancak Sana ibadet eder ve ancak Sen’den yardım dileriz.
·         Bu ayetler bize; kullukta ulaşmamız gereken noktayı hatırlatmaktadır. Yani; O’ndan başka kimseye boyun eğmememizi/ibadet etmememizi, dünya hayatımızı devam ettirme adına itaat etmemiz gereken emirlere O’nun müsaadesi çerçevesinde itaat etmemizi emretmektedir.
·         Hayatımızı O’na göre şekillendirmemiz gerektiğini, bundan başka şekilde geçirilen hayatın faydasız olacağını hatırlatıyor. Çünkü; ancak zamiri bundan başka türlü olmaması lazım geldiğini ifade eder.
·         Aynı zamanda; yardım taleplerimizin ilk mercii O olması gerektiğini, bir başkasından yardım talep edeceksek bile ilk önce O’ndan müsaade istememiz gerektiğini, böylece her işimizi ve isteğimizi O’na endeksli yapma gayretinde olmamız gerektiğini hatırlatıyor. Bunları yapmadığımız taktirde O’nun nazarında yalancı duruma düşeceğimiz hatırlatılıyor.
·         İnsan karşısındakinden bir şey istemeden önce ona verdiği kıymeti ve büyüklüğü ilan etmesi gerekmektedir. İşte bu ayette Allah u Teala bize bunu da öğretmekte ve tabiri caizse şöyle dememizi emretmektedir; “Allah’ım ben Sen’in aciz bir kulunum. Her şeyin sahibi Sen’sin. Sen’den bir şeyler istemeden önce ikrar ve ilan ediyorum ki Sen alemlerin Rabbi’sin, Rahman ve Rahim’sin, bütün bu nimetleri bizlere veren Sen’sin, verdiğin nimetlerin hepsinden dolayı bizi hesaba çekecek olan da Sen’sin. Hamd yalnız Sana yapılır. Kulluk yalnız sana yapılır. Yalnız Senin emirlerine boyun eğilir. Yalnız Sen’in müsaade ettiğin kadar başkalarının (İnsanlar ve nefsin istekleri) emirlerine itaat edilir. Bizler Sen’den başka kimseden bize fayda olmayacağını (bize fayda sağlamaya güç yetiremeyeceklerinin farkındayız) bilmekteyiz. Bundan dolayı da Sen’den başkasından da yardım dilemiyoruz. Ancak Sen’den yardım diliyoruz. Eğer yardım dilendiklerimiz de varsa bunlar Senin müsaade ettiğin kadarıyladır.”
6-Bizi dosdoğru yola hidayet eyle.
·         Bu ayet ile Allah u Teala nasıl dua etmemizi ve istekte bulunmamızı da öğretmiş oluyor. Çünkü insan hep hazır durumlara göre istekte bulunur ve isteklerinin bir adım ileride ne ifade edeceğini bilemez. Bu ve bundan sonraki ayetler bize bunu öğretmektedir. Bir şeyi hayırlı ise isteme mantığı bu ilk ayetlerle beraber öğretilmeye başlanmıştır.
·         İnsan daima en doğru yol üzere olmayı, en doğru istekleri istemeyi bilmelidir. Çünkü bu ömür bir kez verilmiştir ve en iyi şekilde değerlendirilmelidir. Ancak bizler sonradan öğrenen varlıklar olduğumuzdan dolayı, isteklerimizin bize fayda getirip getirmeyeceğini bilemeyiz. İşte Allah u Teala bizlere bu ayet ile şunu hatırlatmaktadır; “Kullarım siz gaybı bilemezsiniz. Hakkınızda hayırlı olanı ancak Ben bilirim. Öyleyse Ben’den daima hidayetinizi (kurtuluşunuza vesile olacak şeyleri) isteyin. Böylece Ben bildiğiniz yada bilemediğiniz bütün ihtiyaçlarınızı gideririm. Böylece sizlerde yanlış isteklerinizden dolayı helak olmaktan kurtulmuş olursunuz.”
·         Aynı zamanda bu ayet insanlara hidayet yoluna ulaştıracak dosdoğru yolları da araştırmasını hatırlatır. Çünkü isteklerin kabulü iki şekildedir; 1-Dil ve kalp ile isteme 2-O işin sebepler dairesinde gereklerini yerine getirme. Öyleyse insan her işini bu zaviyeden değerlendirmeli, tartmalı ve yolunun dosdoğru bir yol olup olmadığını araştırmalıdır. Aynı zamanda bu yol ile hidayete/ebedi kurtuluşa kavuşup kavuşamayacağına bakmalıdır ki çabaları boşa gitmesin.
7-Kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoluna; gazap edilmiş olanların ve delalete düşenlerin yoluna değil. Amin!
·         Bu ayetler bize istememiz gereken dosdoğru yolun nasıl bir yol olmasını göstermektedir. Demek ki insan bütün istek ve çabalarına bu zaviyeden bakmalı ve değerlendirmelidir. Çünkü burada kendilerine nimet verildiği halde kaybeden 2 gruptan bahsedilmektedir (Yahudiler ve Hristiyanlar). Bizlerde nimetlere kavuşup bu insanların durumuna düşme ihtimalimiz olduğuna göre, isteklerimizi kurtuluşumuza vesile olacak şekilde şekillendirmeli ve tedbirli olmalıyız.
·         Bu ayetler aynı zamanda bize; bizden öncekilerin düştüğü durumlara düşmemek için onların hayatlarını/hatalarını öğrenmemizi hatırlatmaktadır. Yani insan öğrenmeli; “Bu kadar nimet ve iltifatlara mazhar olan, bu kadara peygamber gönderilen yahudiler nasıl gazaba müstahak oldular. Kendilerini gazaba sürükleyen duygu/hissiyat ve alışkanlıkları nelerdi. Bir mucize ile doğduğunu bizzat bildikleri halde, ölüleri diriltme gibi bir sürü mucizesine şahit oldukları halde, ellerinde İncil bulunduğu halde Hristiyanlar nasıl delalete ve gaflete düştüler. Bunları bu duruma düşüren etkenler nelerdi? Acaba ben de bu durumlara düşebilir miyim veya düşmüş olabilir miyim? ”

Allah u Teala bizleri daima verdiği nimetlerin farkında olup Kendisine hamdeden, isyan etmeyen, Kendisini seven ve Kendisinin de sevdiği, hesap gününe hazırlanan, huzuruna mahcup olarak gelmesine müsaade etmediği, hidayet üzere olan kullarından eylesin!  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder