1 – FÂTİHA SÛRESİ
Mekke’de,
risaletin başlangıcında nâzil olmuş olup 7 âyettir. Tam olarak nâzil olan ilk
sûredir. Kur’ân-ı Kerîm’in başlangıcı olduğundan “bir yeri veya bir şeyi açan, başlatan”
anlamına Fâtiha adı verilmiştir. Ayrıca yirmi kadar güzel vasfını bildiren
başka isimleri de vardır. Mesela: Namazda okunması vacip olduğundan
Sûretu’s-salât, Allah Teâla’nın arşının altındaki hazineden indirilip ulvî
mânaların hazinesi olduğundan Kenz; başlı başına yeterli olduğundan Vâfiye,
Kâfiye; bütün sûrelerin aslı, kökü, tohumu durumunda olduğundan Ümm’ul-Kitab,
el-Esas onun isimleri arasındadır. Bu kutlu ve özlü sûre gerçekten Kur’ân-ı
Kerîm’in feyizli ve bereketli bir hülasası ve İslâm ibadetinin esasıdır.
Kur’ân-ı Kerîm’in ana gayeleri şunlardır.
1.
Tevhid, yani Allah’ın birliği
2.
Nübüvvet
3.
Âhiret
Fâtiha
sûresi bu esaslara açıkça delâlet eder.
Bismillâhirrahmânirrahîm
1
– Rahmân ve rahîm olan Allah’ın
adıyla [59,22-24]
2
– Bütün hamdler, övgüler âlemlerin
Rabbi Allâh’adır.
3
– O rahmândır, rahîmdir.
4
– Din gününün, hesap gününün tek
hâkimidir. [24,25; 37,53]
Rabbü’l-âlemin
sıfatı Kur’ân mesajının evrenselliğini, rahmân ve rahîm sıfatları, Allah’ın
kâinatı şenlendiren geniş rahmetini ilan eder.
Sûrenin
başında “Bütün övgüler Allah’ındır” şeklinde kapsamlı bir hüküm verildiğinden,
âdeta “Niçin?” diye soran aklı tatmin için, zımnen gerekçe teşkil eden bazı
ilahî sıfatlar hatırlatılmaktadır. Övgüler Onundur: Çünkü Rabbü’l-âlemîndir
bütün varlıkları yaratıp büyüten, varlıkta devam ettirendir. Çünkü rahmândır,
rahîmdir: Bu mükemmel kâinatı merhametiyle şenlendiren, güneşleri, ay’ları,
topyekün kâinatı bitkilere ve hayvanlara hizmet ettiren, cansızı ve canlısı ile
bütün varlıkları da insana hizmet ettiren O’dur ve çünkü, hayat sadece dünya
hayatından ibaret değildir. Burada ağır bir emanet yüklenerek, Allah’ın
halifesi, vekîli olarak geçici bir süre için görevlendirilen insanın, asıl
hayatı ebedî âhiret hayatındadır. İşte Allah âhiretin de tek hükümdarıdır.
5
– (Haydi öyleyse deyiniz): “Yalnız
Sana ibadet eder, yalnız senden medet umarız.” [73,9;
6,1; 3,64]
Evreni
dikkatle inceleyen her akıl sahibi, böylece aklî delille Rabbine ulaşacağından,
sûrenin başından 4. âyete kadar Allah’tan “O” diye bahsederken, bu tefekkürü
sonucunda artık âdeta O’nu görüyor hale gelip “Sen” diye hitap etme makamına
yükselir: “İbadetim, kulluğum, sevgim yalnız Sana’dır Rabbim! der. Diğer
taraftan, Allah müminleri toplum halinde, daha doğrusu topluluk halinde
huzurunda görmek istediğinden, dünyadaki bütün müminlerle birlikte ibadetini
O’na takdim eder, onlardan güç, kuvvet, dua ve mutluluk alır.
Tarih
ve coğrafyasıyla bütün bir insanlığı, hatta bütün âlemleri, dünya ve âhireti,
ezelden ebede varlığın tamamını kucaklayan bu kutlu Fâtiha, bu sûreyi
yücelerden indiren Zatın, bütün âlemleri her tarafıyla aynı anda gören
Rabbü’l-âlemin olduğunun önemli bir delilidir. 5. âyet ile kul, Rabbi ile bir
akit yapmaktadır. Allah’a ibadet ve teslimiyet gösteren insana O, dünyada
yardım ve hidâyeti, âhirette cenneti vermeyi uhdesine alır.
6
– Bizi doğru yola, Sana doğru varan
yola ilet. [4,69]
7
– Nimet ve lütfuna mazhar
ettiklerinin yoluna ilet. Gazaba uğrayanların ve sapkınlarınkine değil.
Son
âyet doğru yolun somut, gerçekleşmiş şeklini gösterir, mümini geniş düz caddede
ilerleyen peygamberlerin nuranî kafilesinin peşine yerleştirir. Örnek
ihtiyacını tatmin eder. Fâtiha sûresinin okunması tamamlanınca “öyle olsun,
kabul eyle!” mânasına gelen “âmin” denilmesi sünnettir.
Teşekkür ederiz allah razı olsun
YanıtlaSil